28 Oca 2014
by dunecaladan
in Özetler, Makaleler
Etiketler:antikapitalizm, artı değer, özet, ücretli emek, ütopya, değer, din, ekoloji, emek ürünü, fetişizm, kapital, kapitalizm, komünizm, marksizm, marx, meta, para, sömürü, sosyalizm, topraksızlar
Ütopik Zamandan Komünizme
“Kendi payımıza yapmamız gereken eski dünyayı tüm ayrıntılarıyla ortaya koymak ve yenisinin oluşumu için gerçekçi bir şekilde çalışmaktır. Düşünen insanlığa özgü olaylar bize düşünmek için zaman bıraktıkça ve sıkıntı çeken insanlığa özgü olaylar bize bir araya gelme olanağı sağladıkça, ortaya çıkan ve çağımızın şu an bağrında beslediği ürün daha eksiksiz olacaktır.” ( 1843 Ruge’a mektup Marx )
Yaşama dair ve işlenmemiş gerçekliğin çağdaş jargonunda “gerçeğin ihtiyacını” “gerçek ihtiyaçlara” tercih edecek olan bu “gerçek sosyalizmin” çağdaş formlarıyla yeniden karşılaşılmaktadır. Bu “sosyalizm” dün olduğu gibi bugün de, sınıf çatışmalarını “insanın genel çıkarı” doğrultusunda yok edeceğini öne sürmekte, sınıf mücadelelerinin ve mümkünse politikanın olmadığı bir burjuva toplumu hayal etmektedir. Eski “gerçek sosyalizm” Alman küçük burjuvazisinin dünya görüşünü yansıtıyorsa, yenisi ticari küreselleşmenin anaforuna kapılan ürkmüş yeni orta sınıfların bakış açısını yansıtmaktadır. Böylece, kendilerini “hayırseverliği örgütlemeye ve hayvanları korumaya” adamış “insancıl insanseverlerden” etkilenen “burjuva sosyalizminin” güncel versiyonları ortaya çıkmaktadır. Marx’ın iğnelemelerine maruz kalan eskileri gibi, günümüz insanseverleri de “tehlikelerinden arınmış bir toplumu, proletaryasız bir burjuvaziyi”, işten çıkarmalar ve işletmeleri emek gücünün ucuz olduğu ülkelere taşımak olmaksızın yatırımlardan yüksek kazançlar sağlamayı istemektedirler. Dün olduğu gibi bugün de mülksüzleri, mülk sahiplerinin sadece onların iyiliği için var olduğuna inandırmak istiyorlar.
Daha fazla
15 Kas 2013
by dunecaladan
in Özetler, Makaleler, İktisadi Aklın Eleştrisi
Etiketler:artı değer, özet, özgürlük, ücretli emek, emek, işçi, kapitalizm, sömürü, sömürü oranı, sermaye
Nüfusun ortalama olarak yüzde otuz ile kırkını kırıp geçiren Kara Ölüm ortaçağ mücadelelerinde bir dönüm noktasına işaret eder. İnsanların hastalıklara karşı direncini kıran Büyük Kıtlık’ın (1315-22) ardından gelen bu eşi görülmemiş nüfus yıkımı, Avrupa’nın toplumsal ve siyasi hayatını önemli ölçüde değiştirerek adeta yeni bir çağ açtı. Gittikçe yayılan hastalıkların katlanarak artan etkileri toplumsal disiplini oldukça zayıflattı. Ansızın ölme ihtimaliyle karşı karşıya alan insanlar işe, toplumsal ve cinsel düzenlemelere boş vererek günlerini gün etmeye, gelecek kaygısı olmaksızın eğlenmeye çalıştılar. Daha fazla
11 Ara 2011
by dunecaladan
in Özetler
Etiketler:antikapitalist, özet, marks, marx, yabancılaşmış emek
İşçi kendi emek ürünü karşısında, yabancı bir nesne karşısındaki ile aynı ilişki içindedir. Çünkü bu durum, varsayım gereği açıktı: işçi kendi emeği içinde kendini ne kadar dışlaştırırsa, kendi karşısında yarattığı yabancı, nesnel dünya o kadar güçlü bir duruma gelir; kendi kendini ne kadar yoksullaştırır ve iç dünyası ne kadar yoksul bir duruma gelirse, kendine özgü o kadar az şeye sahip olur. İşçinin öyleyse bu ürün ne kadar büyükse, işçi o kadar az kendisidir. İşçinin kendi ürünü içinde yabancılaşması, sadece emeğini bir nesne, dışsal bir varoluş durumuna geldiği anlamına değil, ama emeğinin kendi dışında, ondan bağımsız, ona yabancı, ve onun karşısına özerk bir güç durumuna gelen bir varlık olarak var olduğu ve nesneye çevirdiği yaşamın, hasım ve yabancı bir yaşam olarak, ona karşı çıktığı anlamına da gelir.
09 Ara 2010
by dunecaladan
in Özetler
Etiketler:özet, kapitalizm
KapitalİZM
- Kapitalizmin Doğuşu
- Kapitalist Düşüncenin Temel İsimleri
Adam Smith(1723-1790)
Robert Malthus(1766-1834)
David Ricardo (1772-1823)
John Stuart Mill (1806-1973)
Jean Baptiste Say(1762-1832)
- Kapitalist Düşüncede Bir Yol Ayrm: Neo-klasikler
Leon Walras(1834-1910)
Karl Menger(1890-1920)
Alfred Marshall(1842-1924)
J.Meynard Keynes (1883-1946)
- Kapitalist Dünyann Gelişimi ve Değişimler
- Sınıflı Toplum Yapısındaki Değişmeler
Yaşama dair ve işlenmemiş gerçekliğin çağdaş jargonunda “gerçeğin ihtiyacını” “gerçek ihtiyaçlara” tercih edecek olan bu “gerçek sosyalizmin” çağdaş formlarıyla yeniden karşılaşılmaktadır. Bu “sosyalizm” dün olduğu gibi bugün de, sınıf çatışmalarını “insanın genel çıkarı” doğrultusunda yok edeceğini öne sürmekte, sınıf mücadelelerinin ve mümkünse politikanın olmadığı bir burjuva toplumu hayal etmektedir. Eski “gerçek sosyalizm” Alman küçük burjuvazisinin dünya görüşünü yansıtıyorsa, yenisi ticari küreselleşmenin anaforuna kapılan ürkmüş yeni orta sınıfların bakış açısını yansıtmaktadır. Böylece, kendilerini “hayırseverliği örgütlemeye ve hayvanları korumaya” adamış “insancıl insanseverlerden” etkilenen “burjuva sosyalizminin” güncel versiyonları ortaya çıkmaktadır. Marx’ın iğnelemelerine maruz kalan eskileri gibi, günümüz insanseverleri de “tehlikelerinden arınmış bir toplumu, proletaryasız bir burjuvaziyi”, işten çıkarmalar ve işletmeleri emek gücünün ucuz olduğu ülkelere taşımak olmaksızın yatırımlardan yüksek kazançlar sağlamayı istemektedirler. Dün olduğu gibi bugün de mülksüzleri, mülk sahiplerinin sadece onların iyiliği için var olduğuna inandırmak istiyorlar.
duneca 